Yerel araştırma ve çalışmalar olmaksızın bir ülkenin tam olarak gelişmesi, kalkınması ve ulus olma bilinci eksik ve yetersiz kalacaktır. Tarihi, kültürel, ekonomik, sosyal, sportif, eğitsel, ekolojik ve coğrafik araştırma ve çalışmaların ülkeye ve ulusa yönelik toplu bir bakış şeklinde yapıldığı takdirde ayrıntıları atlamak ve insanı göz ardı etmek yönünde ciddi hatalara düşecek ve tam anlamıyla başarılı olunamayacaktır. Ancak bu çalışmalar yerel şekilde ve özellikle yerel araştırmacılar tarafından yapıldığında bu tür çalışma ve araştırmalar yerel kültürü ve yerel merkezle yerli halkı kalkındırıp geliştirecek ve ulusal çaplı araştırma ve çalışmalara alternatif bir bakış açısı getirecektir.
Yerel çalışmalar Türkiye’nin vatandaşlık bilinci ve sivil toplum örgütlenmesinin yetersizliğini ortadan kaldıracağına ilişkin kanaatimiz yüksektir. Bu kanaate dayanarak şunu söyleyebiliriz ki yerel çalışmalar özellikle genç kuşakları kendi yaşam çevresi hakkında daha fazla bilgi sahibi, toplumsal olgu ve olaylara daha derinlemesine hâkim olarak bütün bir ülkeye ve topluma daha çok katkı sağlayan ve aynı zamanda üretici bir yapıya ve karaktere sahip olmalarını sağlayacaktır.
Yerel çalışmalar insanları kendileri için bir gelecek kurma çevresine yapıcı bir eleştiri getirerek örgütlenmeye sevk etme ve böylece demokrasi için olmazsa olmaz iki hususun yani vatandaşlık bilinci ve sivil toplum hareketliliğini sağlayacaktır. Buda demokrasinin temeli olan toplumsal muhalefet anlayışının yayılması için zemin hazırlayacak ve cumhuriyetin tamamlayamadığı demokratik kurumsallaşmaya hız kazandıracaktır.
Özellikle kırsal kesimlerden şehir merkezlerine doğru olan ve terör olayları ile güney ve Doğu Anadolu’dan ülkenin özellikle batısına yönelik olan göç, ülke genelinde yerel kültür ve bilincin tahrip ederek, hem göç veren hem de göç alan bölgelerde, şehir, kırsal, etnik ve toplumsal değerleri zedelemiş ve başkalaşma oluşmasına neden olmuştur. Bu hem Anadolu’nun kültürel zenginliğini yok etme açısından hem de yerli ve göçmenler arasında bir çatışma ve hoşgörüsüzlük ortamına yol açmakta bireyleri birbirlerinden şüpheye düşürmüş ve güvensizlik üzerine kurulu bir toplumsal yapının oluşmasına neden olmuştur. Bireylerin kendilerini; etnik, kültürel veya bağlı bulunduğu toplumsal olgu ile ifade etmeye başlamış, şehirli olma, vatandaş olma ve bireysel kimliği ile ifade edememiş ve buda özellikle organize suç örgütlerinin işine yaramıştır. Yerellik esasına üzerine dayanan çalışmalar, ilk önce insanlara, bireyliklerinin sonra yaşadığı yer daha sonrada vatandaşlık bilincini kazandırarak ülkenin birlik ve beraberliği için önemli bir katkı sağlayacaktır.
Özellikle kentlere sonradan göç eden ve yeterli maddi imkânlara sahip olmayanların yerleştikleri varoşlar ve gecekondu bölgelerinin hem şehircilik açısından hem de kültürel politikalar açısından ciddi sorun oluşturmaktadır. Bu nedenle yerel bakış açısıyla buradaki sorunları tespit edilerek, bilinçli ve geleceğe yönelik çalışmalarla bu bölgelerin ve kültürel yapının şehir içinde eritilmesi ve bütün hemşerilerin bulundukları yerleri ve mekânları benimseme, sevme ve kendini o yere ait olma hissi kazandırılmalıdır. Yerel kültürü, yeni gelen bireylere benimseterek kendilerine ait getirdikleri kültürü unutturmadan yaşamalarını sağlayarak bu sorunun çözülmesi şehircilik faaliyetleri içerisinde çok önemli bir yer kazandıracaktır.
Leave a Reply